Suat Sali İle Felsefe Fakültesini Konuştuk, Gençlerin Sorularına Cevap Aradık
Aziz Kiril ve Metodi Üniversitesi, Felsefe Fakültesi, Tarih bölümü öğrencisi olan Suat Sali ile röportaj gercekleştirdik. Yeni tercih döneminde, öğrenci adaylarının akıllarındaki sorulara cevap aradık.
Tarih bölümü öğrencisi olan Suat Sali, bu yıl eğitiminin üçüncü döneminde.
-Bölüm tercihini nasıl yaptınız?
Eğitim hayatımızın dört yıllık lise macerası biter bitmez, bizlerden ilerideki hayatımızı derinden etkileyecek bir karar almamız bekleniyor. Kısa bir süre içerisinde, üniversite tercihi yapmamız istenmektedir. Fakat o yaşlardaki bir bireyin, her şeyden bağımsız, sağlıklı bir seçim yapması gerçekten çok zordur.
Herkesin olduğu gibi, benim de üniversıte tercihi zamanlarım oldukçca sancılı geçti. İlk olarak, sosyal bilimlere olan yatkınlığım dolayısıyla, hangi bölümlere yönelmemem gerektiğini biliyordum. Zamanım tükendikçe, en sonunda yıllardan beridir tarihe olan ilgimi hafife almamaya karar verdim. Böylece tarih bölümü hakkında kısa bır araştırma yaptıktan sonra, eğitim hayatıma bu alanda devam etmeye karar verdim.
–Fakülteniz ve bölümünüz hakkında ne söylersiniz?
Aziz Kiril ve Metodi Üniversitesi, Felsefe Fakültesi, Makedonya’nın 1920 yılında kurulan, en eski yüksek öğretim kurumudur. Yüz yıldır eğitim hizmetinde bulunan bu fakülte, ülkemizin en kaliteli eğtim veren kurumlarından biridir. Felsefe Fakültesi, bünyesinde 12 enstitü barındırmaktadır. Yıl boyunca bir sürü uluslararası programlar düzenlemektedir. Böylece öğrenciler, kendi alanlarıyla ilgili çok daha geniş bir çapta bilgi sahibi olabilirler. Ayrıca, çağımıza uygun olarak, bir sürü çevrimiçi araştırma programlarından da bedava yararlanılabilmektedir (jstore, artstore…).
Benim eğitim gördüğüm tarih enstitüsü, fakültenin eğitim veren ilk enstitülerden biridir. İçinde bulunduğum bölüm kaliteli hocalarıyla birlikte, gerçekten çok iyi bir eğitim fırsatı sunmaktadır.Tarih bölümünün, ülkemizin diğer kütüphanelerine nazaran, büyük bir kütüphanesi bulunmaktadır. Bu sayede öğrenciler, istedikleri alanda, geniş bir çalışma fırsatı bulabilmektedirler.
Bölümümün en sevdiğim yanlarından biri, hocalarımızla olan diyaloğumuzdur. Ders boyunca, üstünde çalıştığımız konular hakkında hocalarımızla fikir alışverişinde bulunuyoruz. Böylece daha çok düşünmeye, çalışmaya, kendimizi daha iyi ifade etmeye başlıyoruz.
Tarih, sadece gecmişi okumak değildir. Bizler, geçmişteki olayları anladığızmız takdirde, bugünü daha iyi anlayabiliriz ve bugünü anladığımız takdirde geleceği daha iyi okuyabiliriz. “Tarih tekerrürden ibarettir” cümlesinin ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Sizlerin de tarihe ilginiz varsa, araştırmaktan sıkılmıyorsanız, tarih bölümü güzel bir fırsat olabilir.
-Öğrenci adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Öğrenci adaylarına genellikle herkesin söylediği klişe tavsiyeler bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını saymak gerekirse, çok çalışın, bilgiye aç olun, dil öğrenin, asla pes etmeyin, inandığınız takdirde herşeyi başarabilirsiniz, gibi tavsiyelerdir. Bunların gereksiz olduğunu asla söylemiyorum, bu şeyleri yapmadan zaten ne üniversite hayatımızda, ne de üniversiteden sonraki hayatımızda başarılı olabilme şasnımız yoktur.
Yukarıda saydıklarımı çoğu öğrenci adayının bildiğini düşünerek, kısa bir şekilde, farklı bazı tavsiyelerde bulunmak isterim. İlk olarak, ülkemizde çoğu üniversite adayının tercihini yaparken en çok sorduğu sorulardan biri, hangi bölümü bitirdikten sonra en hızlı şekilde iş bulabilirim sorusudur.
Elbette ülkemizde bazı bölümleri bitirdikten sonra, iş bulma olasılığımız daha fazladır. Fakat, farkında olmadığımız bir durum var, üniversiteler iş bulma kurumları değildirler. Hiçbir üniversite bize eğitimimizi bitirdikten sonra, iş bulma garantisi vermez, veremez.
Eğer amacımız en hızlı şekilde iş hayatına atılmaksa, bunun başka yolları vardır. Hayal kırıklığına uğramamak icin bunu hep aklınızda bulundurun, çünkü ileride eğitim hayatınız bittikten sonra, uzun bir süre iş bulamayabilir, ya da farklı bir alanda çalışmak zorunda kalabilirsiniz.
Bir diğer konu, üniversiteye başlarken kurduğumuz hayaller hakkında. Herkesin bildiği bir söz vardır “inanmak başarmanın yarısıdır”. Üzülerek söylemem gerekiyor ki, bu tamamen yanlış bir düşünce tarzıdır.
Birçoğumuz, yüksek öğretim hayatımıza başlarken bazı büyük hayaller kurarız. Elbette her zaman büyük hayaller peşinde olmalıyız, fakat bazı şeylerin farkına varırsak ileride üzülmez ve belki de bazı hayallerimizi gerçekleştiririz. Kendimden örnek vermek gerekirse, tarih bölümünde okuyan biri, ileride bir Halil İnalcık, bir İlber Ortaylı olma hayali kurar. Fakat ne yazık ki böyle bir olasılığın gerçekleşmesi çok ama çok azdır. Yola İlber Ortaylı olmak için çıkmak, sağlıklı bir düşünce tarzı değildir. Çünkü, bu yol, çok zor, çok meşakkatli, çok acılı bir yoldur ve yine de yolun sonunda bir İlber Ortaylı kadar başarılı olma şansımız azdır.
Bizler sadece başarmış kişileri görüyruz, ama arka planda başaramamış çok kişi var. Bu yüzden, söylediğim gibi, eğer bu olasılıkların farkdında olursak, hayal kırıklığına uğramaz ve kimbilir belki de ileride kendimize has bir şekilde çok başarılı olabiliriz.