UYARI/YORUM

Uzun bir aradan sonra tekrar bir köşede okurlarla buluşmanın verdiği mutluluğu ve heycanı yaşarken, tekrar bir aylık bir ara verme mecburiyetinde kaldım.

İlk köşe yazımız giriş mahiyetinde olmuştu hatırlayacaksınız. Seçimler arefesinde biraz oradan biraz buradan biraz da kendimizden bahsetmiştik. Ziraa her şeyi daha detaylı bir biçimde ilerleyen günlerde kaleme alacağım demiştim. Lakin evdeki hesap çarşıya uymadı malesef.

Yılın başından beri ciddi bir salgınla mücadele ediyoruz. İlk yazımda birçak satır olmak kaydıyla bahsetmiştim. Nedeni ise konunun bir hayli ciddi olduğu ve uzman kişilerce yorumlanması, analiz edilmesi gerektiğiydi.
Bu yazıda ise başlıkta belirttiğim gibi bir dizi uyarılarda ve kendimden yola çıkarak yorumda bulunacağım.

Bütün uyarılara ve belirlenen protokollere uymama rağmen bende Koronavirüse yakalandım!

Nasıl vuku bulduğunu ve yaşadıklarımı kronolojik olarak anlatacağım. Anlatmamın nedeni ise hem sizlere bir uyarı mahiyetinde olması hem de bu satırları okuduktan sonra belki de daha dikkatli davranmanızı sağlama amacı taşıyor.

İlk olarak tad alma duyumun yavaş yavaş kaybolduğunu gördüm. Yediğim ve içtiğim her şey aynı tadı veriyordu. Tabi bu başlı başlı bir semptom ya da virüs belirtisi olmadığını uzmanlar da söylüyor. Grip ve ya mevsimsel rahatsızlıklar yaşadığımızda hepimizin başına gelebilecek ufak bir detay olarak nitelendirdim. Fakat hemen akabinde koku alma duyum yavaş yavaş kayboldu. Burnuma sürekli bir yanık kahve kokusu tarzında acayip bir koku gelmeye başlamıştı. Bu iki etken kendimden şüplenmem için yeterince kanaat uyandırdı.
Bu belirtilerle önce aile hekimime başvurdum. Doktorum test yapmamın doğru olacağını, sonuca göre tedaviye karar vereceğini söyledi.

Doktorumun telkinleriyle test yaptırmak için Gostivar hastanesindeki Bulaşıcı Hastalıklar Kliniğine başvurduk. Hastanede test yaptırmak için sıra bekleyen çok sayıda kişi vardı. Burundan ve genizden alınan örnekler buradan Başkent Üsküp’e gidiyor.

İki gün sonra Kovid-19 testim Pozitif çıktı.
Bu arada bir noktayı geçemeden edemeyeceğim. Hastanede testler için örnek alan sağlık personeli kelle koltukta çalışıyor. Her gün onlarca kişiden numune alıyorlar. Üzerlerindeki ekipmanın ne kadar koruyucu olduğu ise soru işareti. Allah onların yardımcısı olsun. Sağlık personeline ne kadar teşekkür etsek azdır.

Benden örnek alınan ve test sonucumun açıklandığı güne kadar ise durumum daha da kötüleşti. Çok ciddi bir biçimde halsizlik yaşamaya başladım. Şiddetli baş ağrısı da durumumu daha ciddileştirdi. Bu durumu serum alarak atlatabildim. Aldığım serumların neredeyse tamamı vitamin serumlarıydı.

Üzerimdeki halsizlik ve şiddetli baş ağrısı ancak üç gün içinde düzelebildi. Fakat tad ve koku duyu kaybı devam ediyordu.
Testimin pozitif çıkmasının ardından evde tedaviye başladık. Tedavi dediğim de vitamin içmek. Bildiğimiz gibi şuana kadar geliştirilmiş ya da bulunmuş herhangi bir etkili tedavi yöntemi yok.

B, C ve D vitaminlerini düzenli olarak kullanmaya başladım. Ateş ve boğaz ağrısı yaşamadığım için bunlar için herhangi bir ilaç tavsiye edilmedi.

Fakat Türkiye ve Avrupa’da koronavirüse karşı etkili olduğu deneysel araştırmalar sonucu ortaya çıkan Azitromisin (Sumamed) ilacını da kullanmaya başladım. Azitromisin çeşitli bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılan bir antibiyotiktir. 500mg tabletleri günde bir doz almak kaydıyla 6 gün boyunca aldım.

Tabiki bütün bu ilaçları dokturumun onayıyla aldığımı belirtmek istiyorum. Sizden de istirham ediyorum, doktorunuzun onayı olmadan herhangi bir ilaç kullanmayın; kullandırtmayın!
Antibiyotik ve vitaminlerin yanı sıra aldığım serumlar da iyileşmemde büyük etki etti. Vucut ve şiddetli baş ağrısı tamamen kayboldu. Tat ve koku alma duyularım da giderek düzeldi.

Her ciddi hastalıkta olduğu gibi kanımca bu hastalıkta da erken tanı hayat kurtarıyor. Bu nedenle sağlık kuruluşlarının açıkladığı bu belirtilere sahipseniz hemen aile hekiminize başvurmanızı öneririm. Bu hem sizin sağlığınız hem de çevrenizdeki kişilerin sağlığı açısında hayati öneme sahip.

Bana bir şey olmaz demeyin! Tedbirleri elden bırakmayın! Kendinizi düşünmüyorsanız bile en azından ailenizi ve sevdiklerinizi düşünün. Hepimizin ailesinde yaşlılar, kronik rahatsızlığı olanlar vardır muhtemelen. Onların vucut direnci sizinki kadar iyi olmayabilir ve bu virüse yenik düşebilir. Dikkatli olmanız hem sizin hem de sevdiklerinizin hayatını korur.
Virüsün gerçekte var olmadığı, proje olduğu v.b gibi birtakım saçma sapan propagandaları her gün sosyal medya aracılığı ile maruz kaldığımız bilgi kirliliği bizi tebdir almamızdan alı koymamalı.

Virüsün gerçekte var olup olmadığını görmek için bulaşıcı hastalıklar biriminin yanından geçmeniz yeterli olacaktır.

Ülke genelinde olduğu gibi Gostivar’da da bir boşvermişlik ve umursamamazlık hakim ne yazık ki. Fakat çok kısa bir süre içerisinde Gostivar eşrafından Alaattin ağabeyi ve Güner ağabeyi ve daha nicelerini virüs yüzünden kaybettik. Allah rahmet eylesin. Ailelerine baş sağlığı diliyorum.

Bu vefaatlar gözlerimizin önünde oluyor. Sağlık bakanlığı her gün beş üzeri ölüm açıklıyor. Her gün yüz üzeri yeni vaka açıklıyor. Bunlar sadace sayı değil. Bunlar insan! Hastalığa yakalanan da, hayatını kaybeden de bizim insanımız.

Bunları korkmanız için değil, tedbirleri elden bırakmamanız için yazıyorum
İşin sağlık tarafı olduğu kadar ekonomik boyutunu da göz ardı etmek mümkün değil. OHAL dönemi ve sokağa çıkma yasakları olduğu dönemde işimizi evlere taşımıştık. Tabi böyle bir işte çalışanlar yapabilmişti bunu. Halkın büyük çoğunluğu ise işyerlerini kapatmak durumunda kaldı.

Makedonya şartlarında her ne kadar mümkün gözükmese de moralinizi de yüksek tutmanız elzem. Piskolojik olarak fazla yıpranmamanız hastalıktan daha kısa bir süre içerisinde iyileşmenize sebebiyet verir.
Bütün bu zorlukların üstesinden geleceğiz elbette. Mesele bu süreci en az hasarla atlatmakta.

Maske takmadan dışarı çıkmayın!
Ellerinizi sık sık sabunla yıkayın!
Kalabalık ortamlarda bulunmaktan kaçının!
Herhangi bir belirtiniz varsa aile hekiminize başvurun!

Belirtilere sahipseniz kendinizi izole edin!
Başta aile ferdleriniz olmak üzere kimseyle fiziki iletişime geçmeyin!
Herhangi bir sağlık kurumunun onayı ve izni olmadan ilaç kullanmayın!
Erken teşhis hayat kurtarır!
Sağlık kurumlarının uyarılarına uyun, uymayanları uyarın!
Kendinizi koruduğunuz zaman, sevdiklerinizi de korumuş olacaksınız.

Sağlıklı kalın, sağlıcakla kalın!
Sözlerimi noktalarken, Kanun-i Sultan Süleyman Han’ın hasta yatağında yatarken söylediği sözü hatırladım.
“Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi; olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

Furkan Purde