Gostivar’ın Neden Müzeye İhtiyacı Var?

Arkeolog Daniel Gjorgjevski ile Gostivar’da ilerde kurulması gereken müze hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik

Ersin Diko/ Vardarpress Özel

Kültür yaratıcılığı, bireysel kimliği ifade etmenin ve topluluğu güçlendirmenin bir aracıdır. Tüm bunlar bizi karmaşık bir duruma götürüyor: Şehirde neden profesyonel ve metodolojik açıdan halka sunulacağı ve aynı zamanda toplumun gelişimine katkıda bulunacağı bir müze olmalıdır? Tüm bunların değer ve önem kazanması için bu topraklarda bulunan en önemli kültürel ve tarihi eserlerin kronolojik olarak sunulması gerekmektedir.

Taşınmaz kültür mirasının korunması Gostivar Anıtlar Kurulu ve Konservasyon Merkezi tarafından gerçekleştiğinden, biz şehre ait olan taşınır kültür mirasına bakacağız. Gostivar ve bölgesi için ilk uzman ekip, yaklaşık 4 km uzaklıktaki Debreşe köyünde bulunan ilk bulgulara vurgu yaparken, tarihöncesinde bu topraklarda insan topluluklarının varlığına ilişkin veriler 1970 yılında Arkeolog İvan Mikulçiç tarafından sunuldu. Bunlar Tunç Çağı’nın son evresinden, yani Geç Tunç Çağı’ndan kaynaklanan mezar çömlekleridir. Bu bulgular çok önemlidir, bununla beraber ortaya çıkan sorun daha da büyüktür. Bulgular bugün kamuoyu tarafından bilinmemekle beraber, izleri ortadan kaybolmuştur. Mikulçiç, diğer bilgilerin yanı sıra, tarihöncesinden kalan ve nadir bulunan erken dönem Hallstatt-Kelt kültürüne ait bir balta hakkında bilgi verir, günümüzde de bu bulguların izi ortadan kaybolmuştur. Aynı yazar, Roma dönemine ait bir mezar taşının öne çıktığı, kronolojik olarak belirsiz olan ve bugün Arkeoloji Müzesi’nde olduğuna dair yalnızca göstergeler bulunan antik çağlardan ve orta çağdan elde edilen bulgular hakkında bilgi vermektedir.

Mikulçiç, araştırmalarına 1997 yılına kadar devam etti, bu tarihten sonra Arkeolog Viktor Lilcik Adams tarafından yürütülmeye başlanan Gostivar’daki saha faaliyetlerinde çok sayıda sikke, fibulalar da dahil olmak üzere, silahlar ve aletler gibi diğer bulgular “Makedon Mirası” dergisinde şeffaf bir şekilde raporlanmıştır. Antik ve orta çağdan kalma bu eserler, günümüzde Üsküp’teki Felsefe Fakültesi Müzesi deposunda halka açık bir şekilde barındırılmaktadır. Gostivar’da yapılan son araştırmalar 2019 tarihli olup, Gostivar ve Üsküp Koruma Kurulları ile Üsküp Felesefe Fakültesi işbirliği içinde, Arkeolog Sanja İ. Velkoska ve Viktor Lilcik Adams gözetimi altında gerçekleştirildi. Araştırma sırasında, sikkeler, antik ve orta çağ aletleri ve silahları gibi taşınabilir bulgular kaydedildi, bugün Arkeoloji Müzesi deposunda bulunmaktadırlar, nedenini biliyormusunuz? Çünkü Gostivar’ın bunları sahiplenecek bir müzesi yok.

Bütün bunlar bize şehrin inanılmaz bir potansiyele, zengin bir geçmişe sahip olduğunu gösteriyor. Sorun, araştırmanın tam
olarak yürütüleceği bir kurumun eksikliğinden kaynaklanıyor ve bu Müze adı verilen modern topluluklarla ilgili temel bir form/araç gerektiriyor. Taşınır kültürel varlıkların çoğu 1970’lerde olanların kaderini yaşayacak ve unutulmaya yüz tutacak, bazıları envanter defterine ve kartona yerleştirilecek ve büyük müze depolarında bekletilecektir. Gostivar, içinde kültürel ve tarihi geçmişin sunulacağı bir Müzeye kavuşana kadar, diğer şeylerin yanı sıra, yeni ve daha da fazla bilgi (mesleki uzmanlık) için bir alan açılmış olana kadar, onu korumak, onaylamak ve sunmak için sosyal farkındalık kenarda kalacaktır.