“Hayatımın en güzel günlerini Güven Derneği’nde geçirdim”
Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulu’nun değerli hocalarından Mesut Reçani hocamızı vardarpress ekibi olarak ziyaret edip röportaj yapma fırsatında bulunduk. Yöremizde müziğe olan katkılarının aslında başlangıç noktası ve öğretmenlik hayatı boyunca yaşadığı tecrübeler hakkında istişare ettik. Oldukça güleryüzlü ve sevecen tavrıyla tüm sorularımıza cevap veren hocamız, Güven Derneği’yle ilgili sorularımızı cevaplarken duygulandı. Soru – cevap şeklinde gerçekleşen sohbetimizi eksiksiz bir şekilde sizlere aktarıyoruz..
Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Merhaba, ben Mesut Reçani. 1 Mayıs 1950 tarihinde Gostivar’da doğdum. İlkokulu İsmail Kemali’de, liseyi ise Gostivar Lisesi’nde okudum. Müziğe olan ilgim ve yeteneğim sayesinde liseden mezun olduktan sonra Negotin’de Arnavut sınıflarına 1 yıl ders verdim. Ondan sonra Üsküp’te Kiril ve Metodi Üniversitesi’nin yüksek pedagoji okulunda müzik bölümünü 2 yılda bitirdim ve böylece müzik öğretmeni oldum.
Müziğe olan ilginiz nereden başladı?
Müziği küçüklükten beri seviyordum.
Ortaokulda 5. sınıftan 8. sınıfa kadar mandolin orkestrasında çalıştım. Orada kendimi geliştirdim ve daha o zamanlarda müzik alanında ilerlemek istediğime karar verdim. Üniversiteden mezun olduktan sonra 5 Eylül’de diplomamı aldım ve 1973 yılında Petre Jovanovski İlkokulu yada bugünkü adıyla Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulu’nda müzik öğretmeni olarak işe başladım. 2014 yılına kadar orada ders verdim.
Öğretmen olmaya nasıl karar verdiniz?
Dediğim gibi küçüklükten beri müziğe ilgi duyduğum için müzik öğretmeni olmaya karar verdim.
Öğretmenlik hayatınız boyunca sizi en çok etkileyen ve hâlâ unutamadığınız bir olay yaşadınız mı?
1974 yılında Güven Derneği kuruldu ve Türk sanat müziği orkestresi şefi seçildim. 75-76 yıllarında da beni en çok etkileyen bir grup kurup düğünlerde çalmaya başlamamızdı. 30 yıl boyunca sürekli düğünlerde çaldık. Aynı anda hem öğretmenliği, hem de Güven Derneği’ndeki çalışmaları yürüttüm. Güven Derneği’nin başkanı, aynı zamanda okul müdürü olan İmer Ömer’in benim hayatımdaki katkıları ve desteği çok büyüktür. Okulumuza 15 tane mandolin ve 2 gitar alarak okulun mandolin orkestrasını kurmamı sağladı. O orkestra sayesinde günümüzde düğünlere çalmaya giden gençlerimizin yolunu açmış oldum.
Öğretmen olmanın sizce en zor yanı nedir?
Öğretmenlik çok kutsal bir meslektir. Çocuklarla çalışmanın bana hissettirdiklerini hiç bir zaman unutmadım. Öğrencilerimi her zaman çok sevip saydım. Onlara her zaman her konuda yardımda bulunmaya ve destek olmaya çalıştım.
Güven Derneği’nde orkestra şefi olduğunuz süreci bize anlatabilir misiniz?
Güven Derneği’nin asıl kurucusu Prizrenli Reşit İsmet’tir. Ben işe başladıktan sonra kendisi Prizren’e döndü ve arkadaşlarımla beraber Güven Derneği’ni devralıp çalışmalara başladık. Arkadaşlarım arasında Ziaydin Bekiri, Nuri Karaca gibi önemli müzisyenler de vardı. 4 yılda önemli başarılara imza attık. O sırada düğünlere gitmeye de başladık. Hayatımın en güzel günlerini o dönemlerde o cemiyette geçirdim.
Kaç enstrüman çalabiliyorsunuz? Sizce aralarından en zor ve en kolay olanları hangileri?
Telli enstrümanların hepsini çalabiliyorum. Yaklaşık 10 yıl cümbüş çaldım. Ondan sonra 1974 yılında keman çalmaya başladım ve uzun yıllar onunla uğraştım. Bunların haricinde piyano da dahil olmak üzere tüm siyah beyaz tuşlu çalgıları çalabiliyorum. En zor enstrüman kemandır ama mandolin gibi perdeli çalgıları iyi çalabilen biri kemanı öğrenmekte diğerlerine nazaran daha az zorluk çekecektir. Ben de iyi mandolin çaldığım için keman çalmayı da daha kısa zamanda öğrendim.
Hem öğretmen olup hem de düğünlerde çalmak zor olmuyor muydu?
Tabii ki düğünlerde çalmak çok yorucu oluyordu ve mesai isteyen bir işti. Ama aynı zamanda maddi açıdan çok kazancı oluyordu bize.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Gençlere, müzikten hiç bir zaman uzaklaşmamalarını tavsiye ediyorum. Müziği sevsinler, çünkü müzik insan hayatına çok şey kazandırır. Sinirlerini yatıştırır ve kişiyi rahatlatır. Ayrıca röportaj teklifiniz ve zaman ayırıp bu soruları hazırladığınız için de sizlere teşekkür ediyorum.
Röportaj:
Sedef Reçani
Elif Şaban