11 Temmuz 1995 -(Srebrenitsa)

Srebrenitsa Katliamı , 1991-1995 Yugoslavya İç Savaşı’nda Sırp Cumhuriyeti Ordusu’nun Srebrenitsa’ya karşı “Krivaya “95 Harekâtı” esnasında Temmuz 1995’te yaşanan ve en az 8 bin 372 Boşnak’ın Bosna-Hersek’in Srebrenitsa kentinde, Ratko Mladiç komutasindaki ağır silahlarla donatılmış Bosna Sırp ordusu tarafından katliamın gerçekleştiği süreçtir. Bosna Sırp ordusunun yanında katliama “Akrepler” olarak bilinen Sırbistan özel güvenlik güçleri de katılmıştır.

Birleşmiş Milletler, Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına rağmen 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin varlığı katliamı önlememiştir. Yugoslavya’nın çöküşü sonrası 1992 yılında Sırpların Bosna’da başlattıkları soykırımın ardından bölgeye zoraki müdahale eden Birleşmiş Milletler’in güvenli bölge ilan edilen 6 bölge arasında Srebrenitsa da vardı. Savaştan önce nüfüsu 24 bin civarı olan kentin nüfusu diğer bölgelerden gelen mülteci göçleriyle 60 bin civarına yükselmişti. Srebrenitsa “açlık” ve “hastalıklar” ile mücadele eden bir “toplama kampı’na dönüştü. Müslümanların elindeki silahlar BM tarafından koruma gerekçesiyle toplanmıştı.

Savaş sırasında şehrin güvenliğinden sorumlu olan Hollandalı Komutan Karremans, kendilerine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim etti. Daha sonra orataya çıkan bir video kasedinde Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutana bir hediye verirken görüntüleri çıktı.

Lahey Adalet Divanı bir hafta süren katliamın bir “soykırım” olarak kabul etti; ancak Sırbistan’ın sorumlu tutulmayacağına karar verdi.Katliamda 8 bin 372 Bosnalı sivil öldürüldü. Katliamdan yaklaşık 13 yıl sonra Ratko Mladiç kaçak olarak yaşadığı Sırbistan’ın Sermiyan köyünde, Bosna kasabı olarak bilinen Radovan Karadzic ile beraber yakalanarak, tutuklandı. Mladiç müebbet hapis cezası aldı.

O tarihte (11 Temmuz 1995), insanlık, barış, medeniyet ve daha birçok değer dünya üzerinden silinip,gitti. Hani öve öve bitiremedikleri Batı’nın gözü önünde, Avrupa’nın göbeğinde. Masum 8 bin canın toplu mezarlara gömüldüğü, hiçe sayıldıkları, her yıl hatırlanmasına rağmen “insan olanı” derin hüzünlere boğan o kanlı tarih..

“Çocukları küçük kurşunla öldürürler dimi anne?” diye sosyal medyada hep rastladığımız en acı sual peki.. (Savaş sırasında çocuğun annesine sorduğu) Düşünsenize öyle alçak varlıklar ki, küçücük masum bir yüreğin annesine bu suali soracak kadar,derin korkulara ve acılara sürükleyecek kadar çok.. Hala dünyada ne yazık ki, bu soruyu soran milyonlarca masum yürek var. Hala o tarihte olduğu gibi izlenmekte .. Peki hiç düşünülmedi mi? Hayalleri? .. Üniversiteye gitme,aile kurma, iyi bir insan olma , güzel hayat yaşama hayalleri ?

Hiç gülmemişken, ağlamamışken, düşmemişken, kalkmamışken göçüp gittiler. Tıpkı kırmızı balon tutan bir çocuğun elinden balonunu almak gibi. (Bilen bilir bir kırmızı balonun çocuklardaki yerini)..

Peki ya evlerinde hiç huzur eksilmeyen zavallı aileler.. Bir gece yarısı evlerini basıp, yakmak, çocuklarının gözleri önünde öldürmek.. Var mıdır bir tanımı bunun? İnsanlığa sığar mı bu? Ne hak,ne adalet ile? Çok yazık, çok..

Peki ya anneler? Dünyaları başlarına yıkılmış anneler.. Batı’nın gözü önünde hem evladını, hem de kadınlık gururlarının hiçe sayıldıkları o anneler, çocukları için doğdukları toprakları bile terk etmeye göze alan o güçlü yürekler,kahramanlar.. Bazıları hala evlatlarının mezarını aramakta,bazıları ise her kapı çaldığında hala “evladım geldi” heyecanıyla kapıya bakmakta.. Peki ya bu insanlığa sığar mı?

Konularla alakalı yazıda son olarak değerli Bosna lideri Aliya İzzetbegoviç’in de o dönemde söylediği değerli sözleri de anmak isterim :

– “Bunu hiç unutma evlat.. Batı hiç bir zaman uygar olmamıştır! ve bugünkü refahı devam edegelen sömürgeciliği döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur!.. ”

– “ Her fani gibi ben de öleceğim. Öldüğümde Osmanlı askeriyle,Bosna şehitleriyle yan yana olmak istiyorum.”

Sara ALİ