İlk yazı, ilk konu: dil, yazı ve fikir

Dil nedir?
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü yasaları olan ve ancak bu yasalar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli anlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş sosyal bir kurumdur. Bu genel tanım dışında daha anlaşılır olması açısından ekleyecek olursak hepiniz malumu olduğu üzere dil sesli bayrak hüvviyetini taşımaktadır.

Yazı nedir?
Belli işaret ve işaret sistemlerinden yararlanarak insanların meydana getirdikleri bir ifade tarzıdır. İnsan topluluğunun ortak buluşu sayılır.

Bir milletin varoluşunun ıspatı ve ayakta kalmasının olmazsa olmaz iki önemli unsurudur.

Biz, Kuzey Makedonya Türkleri, bu iki unsuru ayakta tutabilmek ve gelecek kuşaklara aktarabilmek için tarihten süregelen çokça mücadeleler sergilemiş ve bunu ayakta tutmayı başarmışızdır. İsimli isimsiz her bir kahramanına ayrı ayrı teşekkür etmek boynumuzun borcudur. Yeni türkçe sınıflar açarak, kapanan sınıfların tekrar açılması noktasında gayret sarfederek, ebeveyinlerin çocuklarını türkçe ana dilinde okumaları noktasında teşvik ederek ve bazı bölgelerde de ciddi manada cesaretlendirerek başarmışızdır, eksiği gediğini de dikkate alarak bunun bir süreç olduğu ve devamının mutlaka geleceği aşikardır. Şu andaki mevcut tabloda bazı bölgelerimizde dedeler/nineler türkçe biliyorken analar/babalar türkçeyi unutmuş durumdaydı şimdi devamında ise 3. nesil olarak tabir edebileceğimiz çocuklar tekrar türkçeyi öğreniyor türkçe konuşuyorlar.

Şimdi artık, belli başlı bir altyapıyı elbirliğiyle kurduktan sonra Türk Dünyasının önemli fikir adamı İsmail Gaspıralı’nın çok önemli bir sözünü hatırlatarak konuyu bağlama düşüncesindeyim. Ne diyor İsmail Bey: Dilde, fikirde, işte birlik. Dil’de bu başarıldığına göre artık fikir’de birlik kısmına geçmemiz gerektiği düşüncesini taşımaktayım. Fikir de birlikten sonra iş’te birlik de devamında gelmiş olur temennisindeyim. Çünkü artık salt edebiyat çerçevesinde yapılanlar günübirlik merdiven altı çözümler yarar vermesini geçtim zarar mahiyeti taşımaya koşaradım ilerlemektedir ve biz buradaki türkleri diğer unsurlar’ın yanında zayıf kılarak 3. sınıf vatandaş muamelesine maruz bırakmaktadır.

Atalarımızın çok güzel bir sözünü hatırlatmakta fayda var; iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batır. Buradan hareketle maalesef ki biz hala kendi içimizde sağlıklı ve yapıcı bir tartışma ortamı oluşturamadık, her ne olursa olsun ama seviyeli olmak kaydıyla tartışmadan sonra tüfeğimizi aynı yere asmayı hala beceremedik, bunu da amiyane tabirle anlatacaksam ya kanka olduk yada düşman, durumdan istifade eden ve elinde fırsat olarak bilen başka birileri her zaman gayet güzel bir şekilde kullandı.

Makedonya Türkleri K.Makedonya’nın en sadık ve en sabit vatandaşlarıdır, bunu sadece türkler kendi aralarında söylemiyor diğer milletlerin de bir tespiti ve kabulü mahiyetindedir. Demokrasiyi sokakta aramadık, bağırmadık çağırmadık, kimsenin burnundan kan akıtmadık ama haklar verilmez alınır noktasından hareketle bizim hakkımız olanı alma veya alınan hakkı kaybetmeme duruşunu sergiledik, sergiliyoruz. Fakat bunu yaparken kendi içimizde enerji kaybetmeden yaptığımız veya yapabildiğimiz taktirde çok daha isabetli sonuçlar elde edeceğimiz de kaçınılmaz bir gerçektir. Kol kırılsın ama yen içinde kalsın.

Bu vesileyle Türk Gençlik Kulübü’nün öncülüğünde yayın hayatına başlayan VardarPress ekibine yürekten başarılar dilerken, köşelerinde nacizane bize de yer verdikleri için teşekkür ederim.

Ferdi NEZİR