SALGIN TÜKETİM ALIŞKANLIKLARIMIZI DEĞİŞTİRDİ Mİ?

İnsanlık yakın tarihte benzerine rastanmamış bir salgınla karşı karşıya. Bütün ülkelerinyönetimleri, kendi vatandaşlarının sağlığını korumak amacıyla, bu görünmeyen düşmanla mücadele yöntemleri belirledi, bunları uygulamaya aldı. Sokağa çıkma yasakları uygulandı, oteller, restoranlar, kafeler, AVM’ler kapatıldı. Esas olarak virüsün yayılmasını önlemek amacıyla uygulanan yöntemler, yerküre üzerinde yaşayan istisnasız herkesin hayatında köklü değişikliklere yol açtı. Eğitimden çalışma düzenimize, selamlaşma şeklimizden sosyalleşme biçimimize kadar, bütün alışkanlıklarımız değişime uğradı. Sözkonusu değişim, tüketim alışkanlıklarımızda da köklü değişikliklere yol açtı.

Salgının başlangıcında, salgının oluşturduğu risk, belirsizlik ve korku yüzünden, rasyonel satın almalardan ziyade, satın alma davranışını tetikleyen irasyonel veya duygusal saiklerle satın alma kararları verilmeye başlandı. İhtiyaç duyulanın çok üzerinde, dayanıklı temel gıda ve temizlik malzemeleri satın alındı , süpermarket rafları boşaltıldı. Makarnalar,tuvalet kağıtları, maskeler, el dezenfektanları stoklandı. Bu satın almaları genelde ‘hayatta kalma güdüsü’ ile gerçekleştirdik. Diğer taraftan medyada veya sosyal medyada yer alan satın alma haberleri ile ‘Acaba birşeyler mi kaçırıyorum?; Benim de birşeyler almam lazım’ duygularına kapıldık. ‘Bandwagon etkisi’ ile açıklanabilecek bu satınalma davranışlarını azaltmak için ekonomi bakanları herkese yetecek gıda stokumuzun olduğunu duyurdukları basın toplantıları düzenlemek zorunda kaldı.İlk şok üzerimizden atıldıktan sonra,daha rasyonel alışveriş kararları verilmeye başlandı.

Değişen sosyal hayatın sonucu olarak seyahat, konaklama, restoran, kafe, sinema, tiyatro gibi harcamalar tamamen ortadan kalktı. Hazır giyim, ayakkabı, aksesuar, mobilya gibi harcamalar ciddi oranda azaldı.  Ekonomik belirsizlik, işsiz kalma korkusu  veya kişisel gelirlerde azalma gibi endişelerden dolayı, ertelenebilir olan ihtiyaçlar büyük ölçüde ertelendi. Gıda ve temel temizlik malzemeleri gibi zorunlu ihtiyaçlara odaklanıldı. Gerçekleştirmek zorunda olunan  gıda alışverişleri, yaşanılan evlere en yakın olan, daha az kişilerin ziyaret ettiği daha küçük marketlerde gerçekleştirilmeye başlandı.Küresel salgın öncesinde olduğu gibi mağazayı gezerek alınacak ürünlere karar verme yerine, evde önceden hazırlanan listelerle alışveriş yapma oranı ciddi oranda arttı,bu şekilde süpermarketlerde harcanan zaman azaltılmaya çalışıldı. Bu durum AVM’lerin açılmasıyla birlikte AVM alışverişleri için de geçerli oldu. AVM’ler, sosyalleşme, ailece  gezilip zaman geçirilecek yerler olmaktan ziyade, ihtiyaç duyulacak ürün ve hizmetlerin bir arada yer aldığı, hızlı ve güvenli bir şekilde alışveriş edilebilecek yerler olarak algılandı. Bu yüzden şehrin merkezinden uzak, büyük AVM’ler yerine, yaşanan yere yakın daha butik AVM’ler tercih edilmeye başlandı.

Yaşanan pandemiyle birlikte yeni trendler de oluştu.Online olan birçok ürün ve hizmetin hayatımızdaki yeri ciddi oranda arttı.Market alışverişlerinden kıyafete kadar, görüntülü konuşmadan online film hizmeti sunan şirketlere kadar ,online yemek siparişinden online eğitime kadar,online ürün ve hizmetler bugüne kadar hiç olmayan seviyede hayatımızdaki yerini aldı.Bununla birlikte nakit yerine elektronik ödeme yöntemlerinin kullanımı da ciddi oranda arttı. Evde geçirilen zamanın artmasıyla birlikte, evde spor yapmaya yarayan spor aletleri, evde kahve ve yemek yapımında kullanılan elektronik küçük ev aletlerine de talep ciddi oranda arttı.

Yaşadığımız salgın , tüketim alışkanlıklarımızı, bugüne kadar görülmemiş şekilde ve görülmemiş bir hızda, çok büyük  değişikliğe uğrattı. Salgın döneminde edindiğimiz tüketim alışkanlıklarımızın çoğu salgın sonrasında da devam edecektir.

Önümüzdeki dönemde şirketleri oldukça zor bir dönem beklemektedir. Bir taraftan azalan talep, tedarik zincirinde yaşanabilecek sorunlar, hükümetler tarafından uygulanacak yeni önlemler şirketlerin finansal tablolarında ciddi olumsuzluklar ortaya çıkaracaktır. Diğer taraftan da değişen tüketici ihtiyaçları ve davranışlarını karşılamak amacıyla, şirketler sundukları ürün yelpazesinde, fiyatlama politikalarında, dağıtım ve pazarlama stratejilerinde de köklü değişiklikler uygulamak zorunda kalacaklardır. Küresel salgın döneminde maliyetlerini ve likiditelerini  yönetmeyi başaracak, salgın sonrasında da ancak müşterilerinin sağlığına önem verecek, müşterileriyle uzun vadeli duygusal bağ kurmayı başarabilecek, müşterilerini gerçek anlamda anlayacak ve isteklerini karşılayabilecek şirketler varlıklarını sürdürebileceklerdir.

Diğer bir deyişle, salgın sonrasında “yeni normal”e ayak uydurmak vatandaşlardan daha fazla şirketler açısından  önemli olacaktır.

Celadin Culi